Clubhouse’da Buluşalım!
(Yazarı sesli dinlemek için tıklayın.)
Düşünüyorum da hayatımız amma da değişti. Pandeminin çıkışıyla hayatımız sokaktan evlerin içine girdi; sosyal birlikteliğimiz kafeler ve restoranlardan evlerde toplanmalara dönüştü; her tür buluşma ve sohbet yüz yüze ortamdan sanal platformlara taşındı. Normal şartlarda aynı anda iki ayrı program, söyleşi, sosyal birliktelik veya buluşmaya katılamayacakken, teknoloji sayesinde erişilebilirlik sınırları ortadan kalktı. Bu pandemi başımıza gelen büyük felaket mi yoksa bir nimet mi, gerçekten emin olamıyorum! Evlere kapanma zorunluluğu, serbestçe canının istediğini yapamamak tabii ki özgürlüğün kısıtlanması açısından korkunç; ama normal şartlarda erişemeyeceğimiz ortamlara, sohbetlere, bilgilere oturduğumuz yerden erişebilmek, özellikle gündemi ve güncel konuları takip edenler için adeta bir ödül!
Mart 2020’den ve ilk karantina şokundan sonra -Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya hesapları daha da aktif kullanıldığı gibi, nerdeyse dünya âlem Zoom’lamaya geçti. O dönemde bir ara Houseparty hayatımıza girdi çıktı, evlerimizde oturduğumuz yerden partilediydik; sonrasında yok oldu. Şu son dönemde -sanırım birkaç aylık hikayesi vardır, yeni bir platform girdi hayatımıza, Clubhouse! Henüz çok yeni olsa da hızla yayılmakta ve sunduğu nimetler ‘açlıkla’ tüketilmekte!
Ne mi bu Clubhouse? En basit yönüyle, tartışma odalarının yer aldığı (görüntüsüz) sanal bir platform. Ancak, işin inceliklerine gelince, bildiğimiz diğer tüm platformlardan farklı tasarlanmış bir uygulama. En çarpıcı özelliği de kişi kulübe ancak davet veya tanıdığının kabul etmesiyle girebiliyor. Yani hesap açsanız da kulübe üyeliğiniz telefon rehberinizde kayıtlı birinin onay vermesiyle mümkün. Bu sistem bana ‘Soho House’ kulübünü veya ‘Masonluk’ sistemini andırıyor. Gayet “elitist” bir yaklaşımla herkesi içine almama eğilimine rağmen, herkesin orada olduğunu ve ‘yeni furya’ halinde hızla yayıldığını göreceğiz. Özetle, ‘ayrıcalıklı topluluk’ diye başlayıp ‘halka açılmış’ ve bilgi, fikir ve dünya görüşünün serbestçe paylaşıldığı bir platform.
Peki Clubhouse’da neler oluyor? Ne yapılıyor? Ne sunuyor? Zaman ve mekân kısıtlamalarına karşı gelen, günün her saati tartışma odacıklarının aktif olup süregeldiği bir platform düşünün… Mesela takip ettiğiniz, kendinizce ‘influencer’ olarak gördüğünüz kişilerin başlattıkları ve spontane yürüttükleri tartışma odalarına girebilirsiniz; dönen konuyu dinler, bilgilenir ve isterseniz yorum yapabilirsiniz. Zoom veya başka platformlardan farklı olarak, Clubhouse’da genelde her şey spontane oluşup kendi doğal seyrinde ilerliyor. Kullanıcı olarak çeşitli tartışma odalarına girip çıkabilir, biraz dinleyip “yok bu sarmadı” diyerek başka odalara girip oradaki ortamı kolaçan edebilir, sonrasında anlık keyfinize ve tarzınıza göre bir odada kalmayı seçebilirsiniz.
Oldukça ilginç getiri ve götürüleri var. Özellikle enformasyona açlık duyanlar, güncel bilgiyi takip edenler ve “falanca konuda insanlar ne düşünüyor, ne diyor?” diyenler için eşi benzeri olmayan bir bilgi kaynağı. Düşünsenize, bilginin açık büfe şeklinde sunulduğu, yiyebileceğin kadarını ye (“all you can eat”) felsefesiyle güdüldüğü bir ortam! Bir başka güzel yanı da, yüzlerce konuda yüzlerce sesin yer alması; ve kişilerin ilk ağzından işitip filtresiz bilgiye erişebildiği bir araç olması. Demokrasinin beşiği Eski Yunan Çağı filozoflarının Agora’da toplanıp tartıştığı sahne geliyor gözümün önüne!
Tabii ki, her güzelin bir diğer yüzü var… Gülün dikeni misalinden ziyade, ‘dualite’ dediğimiz ikilikten bahsediyorum; sıcak-soğuk, aydınlık-karanlık, beyaz-siyah gibi, madalyonun öbür yüzü. Clubhouse’ın yukarıda saydığım avantajlarının yanında bizden alıp götürecekleri var olduğu kanısındayım. Henüz fark etmesek de ileride bizleri çeşitli yönlerden etkileyeceğini düşünüyorum. Verilerimizin toplanması ve üçüncü partilere satışından bahsetmiyorum; sosyal platformlardaki var oluşumuz ve platformlarla alış-verişimiz fabrika ayarları gibi otomatiğe kurulmuş durumda; ondan kaçışımız yok!
Henüz çok fazla yoğunlukta içinde olmamakla birlikte, dikkatimi çeken birkaç nokta var. Öncelikle, kişileri bilgi açlığından ‘bilgi obeziteliğine’ doğru itmeye namzet bir araç diye düşünüyorum. Bilgi obeziteliği nelere mi yol açabilir? Bizi alakalı alakasız enformasyonu öğrenme zorunluluğu baskısı ve stresine sokmaktan başka, ilk aklıma gelenler şöyle… Günümüzde çokça maruz kaldığımız yalan yanlış enformasyonu etkin filtrelemeden kolaylıkla doğru kabul eder hale gelebiliriz… Edindiğimiz enformasyonu derinlemesine merak edip araştırmadan, içselleştirmeden ve nihayetinde kendimize bilgi ve deneyime dönüştürmeden kullandığımızda, boş konuşan ama o konunun uzmanıymış gibi davranan insanlar haline gelebiliriz… Bu da bana ‘T-insan’ modeline dayalı öğrenen ve gelişen bireylerden ziyade ‘herbokolog’ olmaya doğru dönüşen insanlar topluluğunu çağrıştırıyor.
Herbokolog’un anlamına girmeyeceğim, sözcük kendini ele veriyor! Oysa T-insan bahsi edilmeye değer bir kavram bence! T-insan modeli anlayışına göre, kişinin bilgi, beceri ve yetkinlik bakımından en az bir konuda derinlemesine bilgi sahibi olması, o konunun neredeyse her şeyine vakıf olmasını öne sürüyor; yani dikey öğrenmeyi temsil eden ‘T’ harfinin dik ayağı! Diğer yandansa, kişinin birçok konunun bir şeyini bilmesi ve beceri ve deneyim geliştirmesini öngörüyor; bu da yatay öğrenmeyi temsil eden ‘T’ harfinin yatay kısmı. Diyeceğim o ki, Clubhouse ‘T’nin yatay kısmına müthiş hizmet edecekken, korkarım ki kişileri dikey öğrenmeden uzaklaştırma potansiyeline sahip bir sosyal networking uygulaması. Giderek daha çok kişi kendini bu tür uygulamalara kaptıracak, zamanını çaldırarak üretkenlik yerine hovardaca kullanacak, hatta erteleme ve oyalanma (procastination) davranışlarına yönlenecek.
Özetle, giderek her şeyden azar azar bilen ama derinlemesine bilgisiz ve cahil bir toplumun yetişmesine olası etkisinden bahsediyorum. Umarım yanılıyorum ve süreç tümüyle tersine işler… Zira tartışma odalarını gezdikçe bazılarının ne kadar zengin ama bir kısmının da bir o kadar da yüzeysel kaldığına tanık oluyorum. Öyle ki, “Harvard Business Review Talks – İşyerinde merakın yeri” konusundan, “Her şey değişirken aklımızı ve kalbimizi nasıl koruyacağız?” konusuna kadar müthiş zenginleştirici ve alanlarında uzman katılımcıların yer aldığı konular olduğu gibi, “Karantinada izin belgesiz dışarı çıkma teknikleri” konusunda taktik verme konuları da mevcut!
Bu platform belki de yeni bir demokrasi anlayışının gelişine ve hayat buluşuna habercidir. Henüz içindeyken göremeyebilirim… Ancak şöyle bir gerçek var ki, Clubhouse’da ilgi alanıma göre girdiğim her odacıkta entelektüel zenginliğime ciddi katkı sağlayan müthiş değerli kaynaklarla karşılaşıyorum! Siz de oradaysanız, Clubhouse’da buluşalım…
7 Şubat 2021
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!