Konfor Alanını Genişletmek!

(Yazarı sesli dinlemek için tıklayın)

2020 öyle zorlayıcı ve dönüştürücü bir yıl ki, ilk gününden itibaren –ve görünen o ki son gününe kadar, herkeste yeni deneyimler, değişim ve dönüşümlere neden oluyor. Ben payıma düşeni fazlasıyla alıyorum… Yaşamam icap eden ve gelişmeme aracı olacak ne varsa geliyor, ben de hepsini kabulle hayatıma, içime alıyorum… Şaka değil, bu yılın her ayı, her günü, her anı ayrı maceralı, hareketli, ve alışık olduğumdan farklı seyretti; sürekli ilkleri yaşattı, halen de yaşatmakta. Hele ki, şu son bir hafta içinde üst üste yaşadığım ilkleri düşününce, hangisinin duygusal olarak daha zorlayıcı olduğunu ayırmakta zorlanıyorum…

İtiraf ediyorum… bu satırları 1 Kasım günü, İstanbul’dan Barcelona’ya dönüşümde yazdım. Okuyan yakınlarımın “alacağın olsun Shirli… gelmişin, haber vermedin!” deyişini duyar gibiyim. Haklılar… son bir haftada yaşadığım ilklerden biriydi bu… İstanbul’a gelişimi kimseciklere haber vermemiş olmam… Adeta gizli saklı evime girip çıkışım; gelen Whatsapp mesajlarına Barcelona’daymış gibi yanıt vermiş olmam; ve sırtıma motor takmış gibi işlerimi tamamlayıp evime dönmüş olmam… hiç de bana ait davranışlar değil! Bir yandan, bu dönüş de diğer seferlerden farklıydı… Yalnız değildim… Dört senedir bizle olan kedimiz Minik ile döndüm… Bu da ikinci ilk… Minik’imiz veterinere kontrole zor giderken, Covid ortamında havalimanı, güvenlik kontrol, uçak vs. derken, şimdi benimle evde yeni hayatına alışmaya çalışıyor… Benim için ikinci ilk olsa da, Minik için büyük bir ilk!

Minik’in içinden geçenleri ne kadar anlayabildiğimden emin değilim… ancak hislerini anlayabiliyorum. Çünkü, o bu ilki kaygı ve korku içinde yaşarken, ben de onun kadar güçlü ve ağır yaşadım. Zira, Minik’in yeni evine adapte olmasından ve bizim de onun varlığına alışmamızdan çok daha büyük bir ilk var benim için… Barcelona’ya döndüm ama… Nerdeyse ömrümün yarısını geçirdiğim evimi geçtiğimiz sekiz günde boşaltmış olarak döndüm… Ulus’taki evimden sabahın kör karanlığında –belki bir daha o eve hiç dönmemek üzere çıkarak döndüm… Bildiğim ve alışık olduğum düzeni bozup, arkamda geçici bir düzen bırakarak döndüm… Kısacası, konfor alanımdan tümüyle çıkarak, Minik’le beraber evimize döndüm. Bu ilkler hangimiz için daha zor… merak ediyorum. Hangisi daha travmatik… Hangimiz daha çabuk alışacağız… Bu soruların cevabını vermek gerçekten zor… Zaman gösterecek… Kesin bir şey var ki, hislerimiz açısından belki de pek bir farkımız yok… Neden mi… Esasında hikayesi 40 yıl öncesine, bir ilkin başlangıç noktasına dayanıyor!

Sene 1980, sıcak bir Haziran günüydü… Ailemin aylar öncesinde aldığı bir kararla İstanbul’dan Tel Aviv’e göç ettik. Henüz 10 yaşındayım… Aynı Minik gibi, yatağımdan alınıp uçağa götürüldüm. İsteğim ve bilgim dışında, konfor alanımdan çıkarıldım. Ne dilini, havasını, ne de kültürünü tarzını bilmediğim bir yerde buldum kendimi… Konfor alanımdan çıkmasına çıktım da, kendimi bulduğum yeni ortamda hayat hiç de basit ve kolay değildi. Hatta çok zordu diyebilirim! Kaygı ve çaresizlik hislerinin hakim olduğu, her şeyin kontrolüm dışında seyrediyormuş ve normalden daha zorlayıcıymış gibi geldiği bir dönemdi. Yeni ortama tümüyle yabancı oluşum, haliyle zorluklarla baş etme ve hayatta kalma gücümü arayıp bulma sürecini tetikledi. İşte, o ilkleri yaşarken, korku duygu durumundan öğrenme sürecine ve yeni beceriler geliştirme aşamasına geçtim. Hakim olan kaygı, korku, ve özgüvensizlik, yerine problemlerle başa çıkabilme, hayallerinin peşinden koşma ve yakalama gücünü getirdi.

Bugün bakıyorum kendime, 40 yıl önce habitatımdan koparılıp başka bir dünyaya konduğum gibi, küçücük masum bir cana benzerini yaşatıyorum. Hayvanlarda bu süreç nasıl işliyor, bilgim yok, ama, insan konfor alanın dışına çıkınca yeni alanlarda bulur kendini –sırasıyla korku, öğrenme ve büyüme alanında. Konfor alanında kendini güvende ve her şeyin kontrolü dahilinde hissederken, dışına çıktığında belirsizlik ve bilinmeyenlerin etkisiyle kaygı ve korkuya kapılır… Önemli olan, girmiş olduğu o korku alanında sıkışıp kalmaması… konfor alanını genişletebilmesi…

Nasıl? Karşısına çıkan zorluk ve problemleri teker teker ele alıp onlarla baş ederek.. Onları çözdükçe yeni beceriler kazanacak, özgüven duygusu artacak… Yabancılık duyduğu yeni ortam ve belirsizlikler korku salan unsurlar olmaktan çıkacak, baş etmesi ve aşılması gereken geliştirici zorluklar (challenge) olarak hayatına girecek. Bu sayede, konfor alanından çıkıp yeni ve daha geniş bir konfor alanı yaratmış olacak. Benim Minik’im de bunu benzer şekilde, eve girdiği ilk saatlerde uygulamaya geçti. İlk aşamada korkuyla bir köşeye kaçtı, sonrasında bir kaç odanın derin köşelerine saklandı. En sonunda merakla etrafı dolaşmaya, keşfetmeye başladı… Az biraz risk alıp cesaret göstererek ortaya çıktı…

Bu seferki yazımda, özelimden bir parça –son bir hafta içinde zorlayıcı ilkler yaşadığımı paylaştım… Hatta 40 sene önce yaşadığım ilkin zorluğuna rağmen, yıllar sonra bilerek ve isteyerek yeniden yeni ilklere adım atışımı paylaştım… Sizler de kim bilir hangi ilklerle baş başasınız… Şu Covid gerçeği ile yaşamak, gün be gün onun getirdiği belirsizlik ve bilgi karmaşası içinde yaşam sürmeyi başarmak zaten başlı başına büyük bir ilk! Benden naçizane, küçücük bir tavsiye… Hayat çok kısa…. Aynı duygu ve devinimlerle sınırlamak için çok yazık… Farklı şeyler yapmak ve farklı duygular tatmak için hayat çok engin, renkli ve umut vaat edici… Bence, her ne kadar zor olsa da, çıkmalı şu konfor alanından… Genişletmeli, korkulara zorluklara rağmen… Ne getiriyorsa kucaklamalı, yaşamımızla kapsamalı, öğrenmeli ve büyümeli. Yoksa, bir ağaçtan farksız, kök aldığımız yerde biter ve ölene dek aynı yerde uzarız!

Barcelona’dan sevgiler…
1 Kasım 2020

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir