Hayatınızı Nasıl Yönlendirmek İstersiniz? Rastgele ya da Bilerek…

“Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu!” Bunlar Hamlet’in iki uç nokta, yani yaşam ve ölüm arasındaki düşüncelerinin meşhur sözleriydi. Hamlet, aslında varoluşunun amacını sorgular, yaşamdaki anlamı araştırır. Shakespeare, tüm zamanların dahisi, Hamlet’in sözlerinin her daim geçerli olacağını bilmiyor olabilirdi. Ancak öyle görünüyor ki bu doğru! Bizler de kendimizi, ara sıra, varoluş anlamını sorgular ve çokça yaşam amacımızı merak ederken bulmuyor muyuz! Benim açımdan, doğum ve ölüm arasında olan şey hayatın özüdür, bu yüzden elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Ve bizim tüm varoluşumuz, niyetlerimize dayanmaktadır. Bu niyetler: yaşamak, keşfetmek, öğrenmek, zevk almak ve yaşamanın en iyisini yapmaktır!

 

Niyetimiz kendi gerçekliğimizi yaratır.” – Wayne Dyer

 

Bunun nasıl olabileceğini merak ediyor olabilirsiniz… Başlamadan önce, ilk olarak, niyetin neye yol açtığını açıklamakta yarar var. Carol Ryff’in belirttiği gibi, niyet, bilinçli bir yaşamla doğrudan ilintilidir; ve amaçların net bir şekilde anlaşılmasını ve yön duygusunu içerir. Jon Kabat-Zinn’e göre niyet, yaşama amaçlı bir şekilde bağlanmayı ve tepki vermeyi ifade eder. Bilinçli niyetle, yaşamımıza yön veriyoruz, hedefler belirliyoruz ve ne olacağını ve neyi deneyimleyeceğimizi seçiyoruz. Yaptığımız ya da -yapmadığımız her seçim, yaşamın gidişatını belirleyen bir çeşit niyet içerir. Geleceği yaratan tohum da işte bu niyetten geçer.

 

Çalıştığınız yerdeki son toplantıyı düşünün; ya da biriyle yaptığınız son konuşmayı. Nasıl gitti ya da konuşmaya ne ile başladınız? Rastgele bir yön ve sonuç aldığınızı mı düşünüyorsunuz; yoksa dilediğiniz sonuca yönelik amaçsal bir dizi fikir ve eyleminiz mi oldu? Muhtemelen –rastgele değil, amaçlı yani -bilinçliydi! Bir toplantıda otururken veya konuşmaya dahil olurken, istenilen sonucu belirleyen bu bilinçli niyettir. Gary Zukav der ki, bilinçli veya bilinçsiz olarak, seçtiğimiz niyete dayalı “temel yaratıcı eylemler” gerçekleştiririz, ve sorumluluğunu üstlendiğimiz sonuçlar elde ederiz.

 

Niyet tohumdur, eylem bitkidir ve sonuç çiçektir!

 

İş planları gibi somut durumlarda, bunları belirleme ve eyleme geçirme anlamında, niyetlerimiz konusunda daha net bir farkındalığa sahibiz. Halbuki, kendimiz ya da önemsediğimiz biri ile çözülmemiş bir mesele gibi duygusal olayların söz konusu olduğu durumlarda, somut durumların aksine niyetlerimiz konusunda daha düşük bir farkındalığa sahibiz. Bu niyet-eylem adımlarını bilinçle izlemediğimizde, kendimizi nasıl vardığımızın farkında bile olmadan bir neticeyle karşı karşıya bulabiliriz. Bu noktada, neticeden memnunsak şanslı sayılız; ama mutsuzsak, neticeyi değiştirmeyi deneriz.

 

Peki ne yapabiliriz? Otomatik olarak yaşamaya, yolumuzun rastgele seçilmiş tutum ve davranışlarla belirlenmesine izin vermeli miyiz? Yoksa, kontrolü ele alıp kendimiz için seçmeli, yürümeyi istediğimiz yolları çizmeli, ve bizi eyleme ve daha sonra da arzuladığımız sonuçlara götürecek tutum ve davranışlarımızı mı şekillendirmeliyiz? Eğer seçiminiz birincisi ise, başka herhangi bir eyleme gerek yoktur; önceden yaptığınız gibi yaşamaya devam edin! Ancak, ikincisini tercih ediyorsanız, o halde okumaya devam edin!

 

Her niyet enerjiyi harekete geçirir, farkında olsanız da olmasanız da!”       – Gary Zukav

 

Jon Kabat-Zinn, Shauna Shapiro, Ellen Langer ve Denise Reid gibi araştırmacılar, niyetin önemini mindfulness (dikkat ve farkındalık) alanı çalışması içinde vurgulamaktadır. Genel olarak, farkındalık halinin, şu anda mevcut olana dair amaçlı bir dikkat içerdiğini öne sürmektedirler. Bu bilim insanları, her birinin farklı tanımlaması olsa da, niyeti, farkındalık alanı çalışmasının ayrılmaz bir bileşeni olarak vurgulamaktadırlar. Örneğin: “bilinçli niyetle dikkatini vermek” (Reid, 2011), “Niyet ve farkındalığa bilinçli dikkat…”(Langer&Moldoveanu, 2000) ve “bilinçli niyetle, belirli bir şekilde dikkatini verme…” (Kabat-Zinn, 1994). Farkındalık üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, “mevcut ana bilinç ve niyetle yargılamadan odaklanma” halinin (Kabat-Zinn, 1994), sakin, dengeli ve rahat bir zihin durumuna; ve fiziksel, psikolojik, duygusal olarak sağlık ve esenliğe yol açtığını göstermektedir.

 

Günlük dilde, dikkat ve farkındalığın (mindfulness) hayati bir bileşeni olan “niyet”, sağlığımız ve esenliğimiz için önemlidir. Farkındalık hali veya farkındalık uygulamalarında dikkat etme eyleminin, rastgele değil, bir amaç, gaye ya da kararlı bir yön içermesi önerilmektedir. Şimdi, kısa bir farkındalık uygulaması düşünün… Nefes alışınıza odaklanma… Eylem dikkatimizi nefese vermek… Niyet ise dikkati nefeste tutabilmek… Zihnimiz düşünce, fikir veya duygu yoğunluğuyla nefesten uzaklaştığında, odağımızı yeniden nefes üzerine geri çekeceğiz. Zihnin, gündemindeki farklı düşünce, zaman ve mekana sürüklenirken, bizim işimiz, bilinçli niyetimizle, onu geri getirmek olacak!

 

Dikkati nefes üzerinde tutma niyetiyle nefese odaklanmak, dikkat ve farkındalık (mindfulness) uygulamalarından biridir. Peki, bu pratikler bize ne tür fayda sağlıyor? Bunlar, niyetimizle ilgili farkındalığa vesile oluyorlar. Hareket halindeki enerjimizi açıkça fark edebilme berraklığı kazandırıyor; seçimlerimizi bilinçli bir şekilde yapmamıza ve sorumluluğu üstlenmemize yardımcı oluyor; ve neticesinde daha az şaşkın ve daha memnun olmamızı sağlıyor!

 

 

İşte size bir uygulama örneği. Çok basit… Rahat bir koltuğa, omurga ve sırtınız düz olacak şekilde, gözleriniz kapalı –ya da yarı açık (dikkatinizi çeken uyaranlardan kaçınmak maksadıyla!) oturun; omuzlarınızı, kollarınızı ve ellerinizi serbest bırakın; ve derin bir nefes alın… bırakın… Derin bir nefes daha alın ve tekrar bırakın… Son bir nefes daha alın; bu sefer nefesinizi yavaşça bırakın! Nefesiniz, daima sizinle, şimdi ve burada olan şeydir. Bu işlemi, mevcut ana kilitlenmek için kullanın. Nefes alıp verirken, dikkatinizi nefesinize odaklayın… Her nefes alışınızda göğsünüzün yükselişini gözlemleyin; ve her nefes verişinizde ise alçaldığını… Burun deliklerinizden soluduğunuz serin havanın ve nefes verişinizde göreceli ılık havayı hissedin… Zihninizin düşüncelere kaydığını fark ettiğinizde, artık uzaklaşıp gittiğini hissedin. Bu uygulamadaki amaç, odağı nefes üzerinde tutmak olduğundan, odağınızı yavaşça nefesinize doğru tekrar geri getirin.

 

Uygulama esnasında, bir zamanlayıcı kullanıp beş dakikaya kadar programlayabilir ve her iki üç günde bir, kademeli olarak birer dakika kadar süreyi arttırabilirsiniz. Egzersizin tadını çıkarın!

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir