Mindfulness’ı Anlamak…

Son dönemde okuduğum, izlediğim ve gördüğüm çoğu yayın bana mindfulness’ı anımsatıyor. Eskiden klişe “şimdi ve burada” olmak terimini kullanırdık. Onu bile, felsefi derinliğiyle beraber anlamlandırmak zamanımızı almıştı. Bugün, “şimdi ve burada” olmanın ve nasıl olunabileceğinin, daha derinlemesine farkındayız. Batı dünyasında, ‘dikkat ve farkındalık’, ‘bilinçli farkındalık’, ‘bilinçli bilinç’, ‘farkındalıklı farkındalık’, ve ‘anda olma’ gibi terimler kullanılmakta. Aslında, felsefi, teorik ve uygulama bakımından baktığınızda, tümü bir ağacın dalları gibi. Ancak, malesef, Türkçe’de tam karşılığı olmayınca, bu ifadeleri içselleştirmek de zorlaşıyor. İşin özeti, mindfulness ‘şimdi ve burada’ olma halinden çok uzak değil.

Peki nedir mindfulness? Ne olduğunu anlatmaktan öte, nasıl bir deneyim olduğunu paylaşmayı tercih ederim. Bir kaç saniyeliğine yaptığınız işe ara verip düşünmenizi rica etsem… Kahve içmeyi sever misiniz? Veya çay? En son kahve/çay keyfiniz sırasında deneyimlerinizi anımsıyor musunuz? “Deneyim mi? Kahve içmenin ne deneyimi olabilir ki?” şeklinde soruyor olabilirsiniz… Evet, hayatımızın her anı bize çeşitli deneyimler yaşatır, basit bir fincan kahve dahi. Deneyimlerimizin kalitesi (veya canlılığı) ona yeterli zaman, dikkat ve farkındalık vermemizle bağlantılıdır. Ne kadar dikkat ve farkındalık, o kadar daha canlı, doyurucu ve gerçekçi bir yaşam demek!

 

Mesela, bugüne kadar bir fincan kahvenizi tüm beş duyunuzla keyfine vararak yudumladınız mı? Henüz yeni demlenmiş kahvenizden çıkan ve havaya karışan ince dumanı izlediniz mi? Fincandan gelen aromayı burun deliklerinizden içinize çekerek, sıcaklığı ve kokuyu ciğerlerinizin derinliğine kadar aldığınızı ve beslendiğinizi hayal ettiniz mi? Fincanda duran sıvının rengini, parlaklığını, hatta ayna gibi yansıtmalarını gözlemlediniz mi? Peki ya, ilk yudumu alırken, dudaklarınızda ve ağzınızda yarattığı sıcaklığı, kahvenin getirdiği tipik hafif acı-tatlı tadı, ve yutağınızdaki oluşan ve sizi içgüdüsel olarak yutmaya iten tükrük bezlerin çalışmaya başladığını farkettiniz mi? Hiç aklınızdan, yutmayı geciktirmek ve biraz daha keyfine varabilmek için mili-saniyelik süreyle zamanı yavaşlatmak gibi ‘şahane’ bir fikir geçti mi? Bu küçük yudumun yemek borunuzdan aşağa inerken sıcaklığını hissetmeye izin verdiniz mi? Tüm küçük adımlarda dikkatiniz ve farkındalığınız nerdeydi? Her bir duyu yoluyla deneyimlerinizde mi, yoksa arkadaşınızla sohbetinizde, gazetenizde, veya yapılacak/yapılmış işlerde mi?

İşte, benim anlayışımda mindfulness –Kirk W. Brown ve Richard M. Ryan’ın da tanımladığı gibi, “anda yaşanan olaylara, deneyimler ve hallere yönelik belirgin dikkat ve farkıdalık becerisidir.” Mindfulness Temelli Stres Azaltma (MBSR) programıyla Mindfulness’ı Doğudan Batının bilim dünyasına taşıyan Job Kabat-Zinn (1994), şöyle tanımlıyor: “Mevcut ana bilinç ve niyetle yargılamadan odaklanma halidir.” Başka deyişle, mindfulness niyet, dikkat, farkındalık, ve kabul içerir. Bu, odaklı dikkat ile anda olan deneyimleri, anda olanların farkında olmak, ve dirençsiz bir tutumla kabul etmek.

Yukarıdaki kahve deneyimi, dikkat ve farkındalık seviyemizi arttırmaa yarayan mindfulness uygulamalarından sadece biridir. Mindful (dikkat ve farkındalıkla anda olma hali) olmak için çok çabaya gerek yok. Bir kaç püf noktalarını bildikten sonra, hayata geçirmesi çok kolay. Bu zamana kadar bilinçli veya bilinçsiz çeşitli şekil ve ortamlarda zaten uyguladığımız yöntemlerden ibarettir. Mindful olma, bir nevi, kendimizi mind-full (zihin doluluğu) durumundan uzaklaştırmak, biraz da mind-fool (zihni aptallaştırma) olma yoluna sevketmek gibi öz-farkındalık ve öz-yönetimi içeren keyifli bir süreç…

Bu konuda araştırmalarım ve uygulamalarım ışığında, bizleri mindful olmaya destekleyen sekiz ilke keşfettim: (1) Dikkat (Attention), (2) Farkındalık (Awareness) (3) Niyet (Intention), (4) Tutum (Attitude), (5) İzleme/Gözlem (Observation), (6) Yargılamama (Non-judgmental), (7) Kabul (Acceptance), ve (8) Bırakma (Let it go/Let it be). Her birini kendi başına veya eş zamanlı uygulama yoluyla, zihinsel, duygusal, bedensel ve ruhsal olarak kendimizi mindful olmaya eğitebiliriz. Kahvenin tüm duyularımızla tadına varma örneği gibi, pek çok keyifli ve eğlenceli mindfulness uygulamaları mevcuttur

Bu yazımda, kahve örneğiyle birinci ve ikinci ilkeye az da olsa değinmiş oldum. Her aşamasını keyifle yürütebileceğiniz bir uygulama paylaşmış oldum. Bundan sonraki yazılarımda yedi prensipten bir kaçına değinerek, örneklemeler ve uygulama yolları sunarak, bildiklerimi, deneyimlerimi ve bende yarattığı olumlu etkileri paylaşıyor olacağım. Keyifli okumalar ve deneyimlemeler dilerim.