Hoşça Kal 2020…
(Yazarı sesli dinlemek için tıklayın.)
İnanılmaz değil mi? 2020 yılının sonuna geldik… “Böylesi kaotik bir yılın sonunda… iyi ki bitti ve sağ çıktık demek güzel!” dedi bu sabah annem. Haklı! İlk günlerinden başlayarak, ister ciddi ister mizahi üslupla olsun, nerdeyse hepimiz 2020’ye serzenişle ve tükenmişlikle baktık. Doğrudur, 2020 çok hırpaladı; bolluk, bereket, neşe, gezme, ve eğlence beklerken evde karantina, yokluk, darlık, kısıtlanma, sıkıntı, ve kayıplarla burun buruna kaldık. Hayatımızın en zorlayıcı ve şaşırtıcı yılını tam bir serüven gibi yaşadık… Kısa bir araştırma yapılsa, dünya nüfusunun büyük çoğunluğu bu yılı hafızalardan yok etmeyi isteyecektir. Şuracıkta 2021’e iki üç gün kala, aklıma çok eski ve büyülü bir hikaye geldi; ismi Büyü Dükkanı (Yeşim Türköz, 1998).
Hikaye uzak diyarlarda bir ülkede, “Büyü Vadisi” olarak anılan bir yerde geçer. Ona bu adı veren ise, vadideki ilginç dükkan ile, bu dükkanda yaşananlardır. Dükkan sahibi ak saçlı, ak sakallı bir ihtiyardır. Dükkanın içi sahibi kadar eski ve bir o kadar düzenlidir. Bir insanın sahip olmak istediği her şey vardır bu dükkanda –isteyip de sahip olamadığı, sahip olup da kaybettiği, veya sahip olduğu ama kurtulmak istediği şeyler… Müşteri istediği her şeyi alma şansına sahiptir, bedelini ödediği taktirde. Bedelin ne olacağı, dükkan sahibi ile müşteri arasında geçen pazarlık sonucu ortaya çıkar.
Günlerden soğuk karlı bir kış günü, orta yaşlarında bir erkek müşteri gelir. “Ününüzü çok duydum, uzaklardan kalkıp geldim. Elli beş yaşındayım, yani yolun yarısını geçeli çok oldu; sonuna yaklaştım galiba. Bugüne kadarki hayatımı geri istiyorum. Mümkün mü?” der. Dükkan sahibi “tabii ki mümkün, ancak tam ne istediğinizi anlayabilmem için, bana geri istediğiniz hayatınızı biraz anlatabilir misiniz?” der. Müşteri, hüzünlü gözlerle hayatını anlatmaya başlar: “Geçmiş yaşamımda bir çok hata yaptım. Bunlar için pişmanlık duyuyorum. Yanlış kararlar verdim, kayıplara uğradım. Zamanı hovardaca kullandım. Farkına vardım ki, hayat yanımdan geçip gidiyor. Geriye baktığımda harcanmış bir hayat görüyorum. Lütfen, elli beş yılımı bana geri verin…”
İhtiyarın “yani, siz pişmanlık duyduğunuz hayatınızı yeniden mi yaşamak istiyorsunuz?” sorusuna, müşteri “elbette hayır; yalnızca kaybettiğim yılları geri istiyorum. Eğer bir şansım daha olursa, aynı hataları tekrarlamayacağım” diye yanıtlar, ve “bana vereceğiniz elli beş yılın karşılığında size ne isterseniz vermeye hazırım.” der. Yaşlı adam ellerini sakallarında dolaştırarak alçak sesle “Beyefendi, siz elli beş yılınızın karşılığında her şeyinizi vermeyi hazır olsanız da, ben sizden bir tek şey isteyeceğim; belleğinizi. Elli beş yılın yaşantısını içinde barındıran belleğinizi istiyorum” der. “Tamam” der müşteri. İhtiyar “Belleğinizi, içindeki her şeyle birlikte bu dükkanda bırakıp gideceksiniz. Elli beş yılın tek bir anını bile hatırlamayacaksınız,” deyince, müşteri sabırsızlıkla, “Daha iyi ya! Her şeye yeniden başlayacağım. Zaten geçmişi hatırlamak istemiyorum ki! Şu dakika belleğimi size bırakıp elli beş yılımı geri alacağım ve dükkanınızı bir daha dönmemek üzere terk edeceğim” deyip pazarlığı sona erdirmeye uğraşır.
Yaşlı adam sakinlikle “İsterseniz başka sözler vermeyin. Korkarım elli beş yıl sonra buraya tekrar geleceksiniz. Zira, az sonra belleğinizle birlikte bütün hepsini burada bırakıp gideceksiniz.” der. Müşteri pazarlığın sonuna geldiğini anlar ve bir an duraksayıp geri adım atar. “Sanırım ne demek istediğinizi şimdi anlıyorum. Eğer elli beş yılın bedeli bu ise, pes ediyorum! Belleğimden, yaşanmışlıklarımdan vazgeçemem! Ben bugüne kadarki yaşamımı almak için gelmiştim, ancak bugünden sonraki yaşamımı geri alıp gidiyorum… Size teşekkür ederim.” diyerek kapıya yönelir. Yaşlı adam, “Bir şey değil. Güzel bir pazarlıktı. Hoşça kalın.” diyerek müşterisini uğurlar.
Öykü burada biter. Ancak her birimizin yaşamla olan pazarlığı devam eder… Bu senenin bize yaşattıklarına baktığımda, bize kattıklarından çok bizden alıp götürdüklerini görmemiz, büyü dükkanına giren müşterinin hallerini anımsatıyor bana… Bu yıla ithaf edilen karikatürler ve mizah unsurları da cabası… “2020 yılı, yaşanılan felaketler nedeniyle 2021’e ertelendi… 2020 yılını yaşıma saymıyorum, çünkü hiç kullanmadım…”
Kuşkusuz, bu yılı hepimiz kullandık! Tüm “korkunçluğuyla” yer yüzünde yaşayan her bireye çok şey kattı, fırsatlar yarattı, ve dönüşüme vesile oldu. Bir çok şeyi götürdüğü gibi ödüllendirici de oldu. Hayatımızı yeniden gözden geçirmemize neden oldu; isteyip de sahip olamadığımız şeylerden, sahip olup da kaybettiklerimizden, veya sahip olup da kurtulmak istediklerimizden vazgeçmeyi öğretti. Belki de bu yıl, diğer yıllardan çok farklı olarak, kendimiz ve sevdiklerimiz için gerçekte neyin kıymetli olduğunu hatırlattı. Temel ihtiyaçlarımızı karşılama güdüsüyle tüketmeye, ve kendiyle bütünün hayrına fayda sağlama motivasyonuyla üretmeye yönlendirdi bizi.
2020’nin armağanlarla dolu olduğunu yıl boyu yaptıklarıma bakınca daha iyi anladım. Ürettiklerimi listeledim ve belki de son 10-20 yılımın en verimli ve üretken yılı oldu. Kayda değer neler mi yapmışım?
- Koronavirüsünün ilk dalgasında karantinada geçirdiğim günleri anlatan günce niteliğinde bir kitap yazdım (#SeninİçinEvimdeydim, Barcelona’danShirli, Yazardan Direkt yayınevi; bir kaç güne raflarda!);
- Pozitif Farkındalık köşesinde toplamda 22 yazı yazdım –hepsi IYT bünyesinde ve kendi şahsi bloğumda (pozitiffarkindalik.com);
- HBR Türkiye dergisinde, Doktora tezimde önerdiğim Çalışan Bütünlüğü (Employee Wholeness) modelini anlatan bir yazı yazdım (Ocak 2020’de raflarda);
- Pozitif Dergi Mindfulness özel ekinde (Temmuz 2020) yer alan bir röportaja konuk oldum;
- En az 10 defa televizyonda ana haber bülteninde canlı yayında Barcelona ve İspanya’da Covid-19’a ilişkin son durumu bildirdim;
- IYT’nin canlı bağlantısıyla Barcelona ve İspanya’daki durumu paylaştım;
- Türkiye’den Göç Edenler Youtube kanalının röportajında Barcelona’ya geliş ve yerleşme hikayemi anlattım;
- Tam tamına 50 yaşıma bastım…
- Tığ ve iple hayatımın ilk çantalarını yaptım. Toplam dokuz çanta oldu.
- CampusWIN’in (Türkiye Women International Network – Üniversite ayağı) geleceğin lider kadınlarına “Belirsizliği Yönetmek” konulu söyleşiye konuk oldum;
- Tutkuyla bağlı olduğum öğretim üyeliği görevime ve öğrencilerime, Covid-19’a rağmen, yeniden kavuştum;
- Mutfakta yaktığım, ve bazen de lezzetine doyum olunmayacak yemekleri de sayarsak…
Tek kelimeyle “Wow!” diyorum!!! 2020’ye serzenişte bulunursam büyük gaf işlemiş olurum! Büyük şükranla bakıyorum yaşadıklarıma… Evrenin bana bahşettiklerine… Asıl ilgincini söyleyeyim mi? Bir tek ben değilim şükran ve minnet içinde olan… Kimim ki ben, yegâne kısmetli, uğurlu ve “seçilmiş” kul olayım?! Bu süreçten geçen her birimiz ödüllendirilmiş durumdayız. Bir bakın çevrenize! Sosyal medyada paylaşılan çalışmalara göz atın; son dönemde üretilen sanat, müzik, söyleşi, farkındalık arttırıcı panellere alıcı gözle bakın… Evinizde, bir Zoom panelinden diğerine koşturan ve yetişen hallerinizi hatırlayın… Sizce de 2020, tüketimin en az, üretimin ise en had safhada olduğu yıl değil mi? O yüzden 2020 kesinlikle şükredilmesi gereken ve belleğimizden asla ve kata silinmemesi gereken bir yıl!
Gönül rahatlığıyla, şükranla, ve huzurla 2020’ye hoşça kal diyorum… Güle güle git 2020… Gittiğin yerde hoşça kal!
Barcelona’dan Shirli
29 Aralık 2020
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!